Tarihte geçmişten günümüze kadar saçlar her zaman ilgi görmüştür. Farklı kültürlerde gücü, itibarı, mistik enerjiyi, savaşçı kimliği temsil etmiştir. Bazı kültürlerde ise güzelliği ve çekiciliği temsil etmiştir. Bu yüzden saçların estetik algısı önemli hale gelmiştir.
Saçların bu estetik algısı sanata da yansımıştır. Saça yüklenen bu anlamlar sanat eserleri ile birleşince daha iyi ifade edilmiştir. Saçları sanatına yansıtmayı seven ünlü ressam Sandro Botticelli ‘’Venüs’ün Doğuşu’’ isimli eserinde altın renkli ipeksi saçlarla estetik görüntüyü ön planda tutmuştur. Botticelli burada saçı sadece kadındaki güzellik algısı üzerinde kullanmamıştır. Burada Venüs’ün gücünü, güzelliğini göstermek için saçı kullandı. Saçın kültürdeki önemini sanat eserine yansıtmıştır.
Bunun yanında önemli büyük liderlerin resmedildiği tablolara bakıldığında da saçın önemini görürüz. Büyük İskender’in tasvir edildiği tablolara bakıldığında saçlarının altın renkli parlak ve bukleli olduğu görülür. Burada saç estetik güzelliği göstermez. Büyük İskender’in aslan yelesi gibi saçları onun gücünü ve savaşçılığını temsil eder. Liderlerin saçlarının bu şekilde tasvir edilmiş olması onların gücünü gösterir.
Mitolojilerin konu olduğu sanat eserlerinde ise saçlar yine ön plandadır. Çünkü saç ve güç arasındaki bağlantı direkt sanatı etkilemiştir.
Çoğu sanatçı kendi eserlerinde saçları farklı bakış açılarıyla işlemiştir. Her ne kadar bakış açıları farklı olsa da saç sanat eserlerini doğrudan etkilemiştir.
Bunun yanında saçlar Eski Roma döneminde yapılan heykelleri de etkilemiştir. Eski Roma döneminde toplumsal alanlarda yapılan heykellerde saçlar daha çok ön planda tutulurdu. Çünkü Eski Roma döneminde saçlar, kişinin onurunu, karakterini temsil ederdi. Bu yüzden heykeli yapılan kişilerin her zaman saçları daha çok önem görmüştür. Çünkü saçın bilinçaltını etkilediği düşünülürdü. Saçın önemi sanatın her dalını etkilediği gibi yapılan heykelleri de doğrudan etkilemiştir.